içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

KIZILHİSARLI MUSTAFA PAŞA’NIN BİLİNMEYEN HAYATI ÜZERİNDEN BODRUM TARİHİ-17

 

Bodrum Osmanlı Tersanesi’ni kim, ne zaman kurmuştu donanma için inşa edilen ilk gemi türü hangisiydi?

18’nci yüzyıl itibarıyla İmparatorluk merkezi dışında Basra Körfezi, Tuna Nehri, Azak Denizi, Karadeniz ve Akdeniz-Ege kıyılardaki taşra yerleşim birimlerinde 70’e yakın gemi inşa tezgahı vardı. “Bodrum Gemi İnşa Tezgahı” da bunlardan biriydi(*1)  ve ilerki yıllarda tersane dönüşecek olan bu gemi tezgahını kuran kişi Kızılhisarlı Kaptan  Mustafa Bey’di.(*2)

 

 

Bodrum-Sıravolos-Karaova bölgesine kıyı ve deniz güvenliğini sağlasın diye 1714’de mir’i korsan olarak atanan Kızılhisarlı Kaptan Mustafa Bey,  Harabe Halikarnas’ta pek çok yapı grubunun yanısıra bir de “Gemi İnşa Tezgahı” kurmuştu. Reis’in uhdesinde aile malı gemi, tekne, kayıkların yanısıra kendisine zimmetli  fırkate ve işkampoyaları bulunmaktaydı. Bu deniz araçlarının kışın  zahmetli, bıktırıcı bakım gerektirmesi nedeniyledir ki “Gemi İnşa Tezgahı” fikri bir zorunluluk neticesinde doğmuştu.  Mustafa Bey, tezgah alanı için açıktan geçen düşman ya da korsan gemilerinin görüp topa tutamayacağı bir yer seçmiş ve muhakkak ki bir plan ve projeye göre hareket etmişti. Halikarnas Koyu’nun batısındaki burnun kuzeye bakan yamacı tam aradığı gibi bir yerdi. Bu tercihi aslında onun  askeri denizcilik bilgi birikim ve tecrübesinin ne düzeyde olduğunun da göstergesiydi.

 

Öte yandan, Mustafa Reis’in Bodrum’da bir gemi tezgahı inşa etmesi normal teamül ve usuller bakımından bir istisnaydı. Çünkü normalde bir yerde bir gemi inşa tezgahı kurulurken izlenenen yol, atılacak ilk adım, önce o yere çavuş, kapucubaşı unvanlı bir emin, bir mübaşir tayin etmek, ardından da bölgede bulunan kadı, naib, dizdar, yeniçeri serdarı gibi idarecileri bu iş için görevlendirmekti. 18.yüzyıl, yerel idare bakımından merkezi otoritenin zayıfladığı, sancakbeylerinin yerine vekil durumundaki mütesellimlerin öne çıktığı yüzyıldı. Mal-mülk sahibi bu zengin ayanlar taşradaki gemi inşa işlerini de üstlenmekteydi.

 

 

Gemi imalatı için lazım olan yerin hazırflanması, yapıların inşası bittikten sonra  sermimar, mimar-ı sâni, mimar kalfası, mimar halifesi, marangoz(neccar), burgucu, kalafatçı, paru-tıraş, haddad, meremmetçi, tucger, makaracı, üstüpücü, kumbaracı, varilciler, tulumbacı marangoz, burgucu gibi zanaatkar kadrosu oluşturulmaktaydı. Bu ekip oluşturma sürecinde aynı zamanda gemi imalatı için gerekli olan kereste, zift, katran, üstübü, mismar(mıh), yağ, yelkenbezi gibi malzeme ve teçhizat edilerek biraraya getiriliyordu .(*3)

 

Görüldüğü gibi Bodrum’da inşa edilen gemi tezgahı mutad prosedürlere göre değil tamamen  Mustafa Reis’in inisiyatifinde gerçekleştirilmişti. Yukarda izah edilen formel ve normal imalat süreci 1770’den sonra işletilmeye başlanmıştı.

 

 

Kadı Tasdikli Vakıf Defteri’nde “Bodrum Gemi İnşa Tezgahı” hakkında bazı ipuçları veren kısa ama önemli bilgiler mevcuttur. Vakıf metni “içinde gemi kalafat malzemeleri ile kazgan ve diğer aletlerin de yer aldığı bir mahzen ve üst katında iki odası, bir sofa, bir fırın ve avlusu bulunan bir menzil”  şeklindedir(*2 age). Bu metnin içindeki kavramların döneme uygun tanımları ise şöyledir:

Kalafat malzemeleri üstübü(kendirden didilen ve tıkaç olarak kullanılan lifli ip yumağı), katran(kömür, sedir ağacı ya da mısır sapından el edilen hafif macun kıvamında sıvı), zift(katranın damıtılmışı, katılaşmaya yakın hali), koyun postu gibi malzemelerdi. Kalafatçının görevi, geminin kaplama tahtalarını funda yakarak kurutmak, sonra bu tahların arasını üstüpü ile doldurup iyice ziftleyerek  en az üç kere kalafatlamak ve su geçirmez duruma getirmekti. 

Kazgan çeşitli ebatlardaki kuru kerestelere istenilen kavisi vermek için gereken su buharının elde edildiği büyük kazandı.

 

 

Fırın(ekmek-peksimed) kalabalık nüfusu olan gemi inşa tezgahı ya da tersanelerde ihtiyaç duyulan ekmeğin peksimedin vb pişirildiği yerdi. Un hemen yukardaki değirmenlerden temin edilmekteydi. Ancak, 1726’lı yıllarda bünyesinde fırın bulunan Denizci Kışlası’nın varlığı nedeniyle Gemi İnşa Tezgahı’nda ayrıca fırına gerek duyulmamış olabilir. Tersanelerde olmazsa olmaz bir diğer fırın ise “ahşap fırını”ydı. Yaş keresteler burada “fırınlama” denen yöntemle  kurutulurdu.

Mahzen iki katlı yapının alt katındaki  “Mahzen-i Sürb” denen ve içinde denizcilikle ilgili üstübü, don yağı, demir, çivi, lenger, kendir, halat, varil, yelken bezi vb muhafaza edilen, depo işlevi gören bir odaydı.  Genelde “Mahzen-i Çüb” olarak bilinen ve kereste deposu işlevi gören diğer “mahzen” ise gemilerin inşa edilip kızağa konduğu üzeri örtülü gözlerden biriydi veya bu gözlerin arkasındaki alandı.(*4)

 

 

Menzil hareket halindeki kara ordusunun vazgeçilmez mola yapılarındandı. Askerlerin, tatarların (posta-ulak), yabancı misafir ya da seyyah kafilelerinin vb imparatorluk sınırları içinde bir yerden bir yere giderken ihtiyaç duyduğu mescid, aşhane, ahır, yatakhane gibi birimleri olan önemli bir yapı grubuydu. Hareket halindeki bu kişi/ler menzillerde mola verir, at değiştirir, karın doyurur, dinlenir, gecelerdi.

 

Kıyılarda yer alan bazı liman ve iskeleler bir şekilde İmparatorluk karayolu sistem ağına bağlıydı. Bodrum, bu yol güzergahı ve menzil noktalarından oluşan ağın bir parçasıydı(*5). 1726’larda Menteşe, Milas, Karaova, Serulus(Saravalos), Bodrum Kalesi ve Gemi Tezgahı, Rodos, İstanköy şöyle ya da böyle askeri-idari  temas, yazışma, dayanışma, ikmal ilişkileri içindeydi. Vakıf Defteri’nde tarif edilen Bodrum Menzil Binası, gemi tezgahı/tersane kompleksine dahil dergah-ı ali’ye ait miri bir binaydı.  Böyle olunca da doğal olarak hem deniz hem karadan gelip geçen devletle ilgili kimselere, deniz ya da kara araçlarına küçük çapta bakım, tamir, kıyılama, korunma, konaklama vb  hizmetleri veriyordu. Binanın içinde gemi kalafat malzemeleri, kazan ve diğer alet edavatın bulunması bu yüzdendi.  

 

 

Kızılhisarlı Mustafa Reis’in kurmuş olduğu “Gemi İnşa Tezgahı”nın hem miri(devlet malı) hem bir nevi özel işletme statüsü vardı. Donanma için gemi imal edilmesinin yanısıra bu tezgah aynı zamanda kalabalık bir nüfusun da geçim kaynağı idi. 1726 gibi erken bir tarihte karavele kalyon türünde büyük gemilerin imalatının başlanmış olması ailenin Eğriboz’daki tezgahı Bodrum’a taşıdığının göstergesidir. Yani geçmişte de Eğriboz’da böylesi bir düzenleri zaten vardı.

 

 

Bodrum, 16.yüzyılda gemi imalatına başlayan İstanköy kadar eski olmasa da donanmaya hatırı sayılır miktarda gemi üretmişti. Osmanlı arşivlerindeki C.BH.3911 kodlu belgeye göre bunların ilki kaptan-ıderya Elhac Mehmet Paşa için 1732’de inşa edilen bir kalyondu. 1732’nin Temmuz ayında Akdeniz’de meydana gelen bir kaza sonucu Cezayirlilere ait birkaç kalyon kırılmış ve perişan bir halde Kaptan-ıderya Paşa’ya sığınıp yardım dilenmişler bunun üzerine Kaptan-ıderya, Akdeniz’deki donanmaya ait gemilerden Abdülkerim Kaptan’ın süvar olduğu Şahin Kıçlı Karavele’nin top ve mühimmatından arındırılıp onlara verilmesi için payitahttan izin istemiş gelen cevap hükümde halihazırda Bodrum’da imal edilen 43,5 ziralık kalyonun Şahin Kıçlı Karavele’ye karşılık olarak devlete bağışlanması istenmişti(*6).   Bodrum’da imal edilen bu geminin, 1736-39 Osmanlı-Rus Karadeniz savaşlarına katılıp dönen ve  cebehaneye barut iade eden kalyon belgelerinde(BOA, MAD 10340, s. 68.) adı geçen Öküz Öldüren İbrahim Kaptan’ın süvar olduğu “Karavele-i Bodrum” adlı gemi olduğu gözükmektedir. Gemilere verilen güllelerin kaydedildiği 1740 tarihli Tophane belgelerinde de kalyon cinsinden bu geminin adı geçmektedir. (*7)

 

 

Devam edecek...

mehmet çilsal-tarih araştırmacısı

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKLAR:

 

(1*)-XVI. Asırda Osmanlı Tersâneleri ve Gemi İnşa Tezgâhları - Prof. İdris BOSTAN

*Dipnot-Osmanlı Taşra Tezgahlarının bulunduğu yerleşi birimleri-Bu tezgahların bulunduğu yerleşim merkezleri şunlardı: Şile, Kerpe, Akçaşehir, Alaplı, Ereğli, Bartın, Amasra, İnebolu, Alavra, Gerze, Çayağzı, Küplüağzı, Ünye, Giresun, Tirebolu, Ünye, Görele, Rize, Gönye, Taman, Kerş, Kefe, Azak, Balıklıağa, Gözleve,  Özi Akkirman, Kili, Karaharman, Köstence, Mankalya, Kavarna, Balçık, Varna, Misirvi, Burgos, Kamçısuyu, Süzebolu, Vasilikoz, Ahyolu, Ahtabolu, İsmailgeçidi, Vidin, Vize, İneada, Trabzon, Semendire, Niğbolu, Mohaç, Budin, Sapanca, Sakarya, Kemer, Silivri, Biga, Samanlı, Sakız, Kuşadası,  Rodos, İstanköy, İnebahtı, Preveze, Avlonya, Nova, Antalya, Alanya...

(2*)-Kızılhisarlı Mustafa Paşa ve Ailesi Üzerine Bilgiler-Dr.Ömer Bıyık

(3*)-18.YÜZYILDA RODOS’TA GEMİ İNŞASI (1770-1792)-Hüseyin Kıcalı

(4*)-TÜRK DENİZCİLİK TARİHİ-Prof. İDRİS BOSTAN-PROF SALİH ÖZBARAN

(5*)-ANADOLU İSKELELERİ VE KARA YOLU BAĞLANTILARI (XVI. YÜZYIL SONLARI)-Dr. Cemal ÇETİN

(6*)-OSMANLI ARŞİVİNDE BODRUM(II)-Erdoğan Kayalar

(7*)-OSMANLI DENİZCİLİĞİ-Prof. Dr. Yusuf Alperen Aydın

Bu yazı 8304 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum