içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-54 Sultan Bayezid’in Rodos Şövalyelerine verdiği kutsal hediye neydi 1482-1491’in Bodrum Garnizon Komutanları kimdi ?

BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-54

 

Sultan Bayezid’in Rodos Şövalyelerine verdiği kutsal hediye neydi 1482-1491’in Bodrum Garnizon Komutanları kimdi ? 

 

 

Cem Sultan’ı Avrupa’ya götüren geminin Rodos’tan ayrıldığı 1 Eylül 1482 senesinde Bodrum Kalesi’nin Komutanı, Francesc de Boxols’du. Komutan Boxols, 2 yıllık bu görev süresinde Kuzey Hendeği havşasının(muhtemelen iç deniz yapma girişimi) derinleştirilmesi, Charles Aleman de Rochechinard’ın 1473’te başlattığı Batı duvarının  yükseltilmesi ve rutin başka görevlerini yerine getirmişti. Diğer taraftan Grand Master D'Aubusson, henüz yaşanmış ve maliyeti çok ağır olmuş 1480 savaşına rağmen sanki her an yeni bir kuşatmaya daha maruz kalınacakmışcasına Bodrum Kalesi dahil 12 ada garnizonlarının hepsine emirler yolluyor, bizzat teftişe çıkıyor, hendeklerin sistematik biçimde derinleştirilip derinleştirilmediğinin, kapı ve kulelerin güçlendirilip güçlendirilmediğinin vb. kontrolünü yapıyordu (*1).  

 

 

Rodos Şövalyeleri ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki andlaşmalar

 

Cem vakıası yaklaşık iki senedir Avrupa ve Asya’nın gündeminden düşmemişti. 1481-1482 yılları, Cem Sultan’dan kaynaklanan sebeplerle Şövalyeler ve Osmanlılar arasında Bodrum Kalesi’ni de ilgilendiren bazı andlaşmaların imzalandığı yıllar olmuştu. Bunların ilki Şehzade Cem’in Karaman Sancakbeyliği sırasında babası Fatih Sultan Mehmet’e sefer hazırlıklarında zaman kazandırmak için, ikincisi(26 Kasım 1481) Şövalyelerin geçici ateşkesi yenileme talebi üzerine, üçüncü(22 Ağustos 1482) ve dördüncüsü (7 Aralık 1482) ise Cem’in kendisinin Rodos St John Şövalyeleri’ne sığınması nedeniyle payitahttan gönderilen ya da payitahta gelen elçiler aracılığı yapılmış andlaşmalardı.

 

 

GM d’Aubusson, casuslar ve diplomatların cirit attığı ortamda ikili davranarak hem Padişah Bayezid hem sığınmacı durumundaki Cem ile birbirinden gizli iki andlaşma imzalamıştı. Cem ile yapılan andlaşma(22 Ağustos 1482), ileride Osmanlı tahtına geçtiği takdirde kendisi ve varislerini bağlayacak daimi barış taahhüdü vermek, ticareti serbest bırakmak, tüm limanlarını onlara açmak, onlardan zapedilmiş adaları iade etmek, kendisine yapılan masraflar için 150.000 altın scudi ödemek gibi maddeler(*2) Bayezid ile yapılan andlaşma(7 Aralık 1482) ise Şövalyelerin ellerinde tutulduğu zaman zarfında Cem’in mesarifine karşılık her sene 45.000 Duka vermek, Padişahın saltanatı boyunca sulh içinde yaşamak, dinlerini değiştirmedikleri takdirde ellerindeki esirleri iade etmek ve her esir için 22 duka ödemek(*3)  ticaret serbestisi ve Bodrum’daki St Peter Kalesi ile Kilisesi’nin taarruzdan masun kalması, kaçak köleler için dokunulmaz bir sığınak işlevi görmesi gibi maddelerini içeriyordu(*4).

 

 

 

 

Bu andlaşma, Malta arşiv belgelerinde 2 Aralık 1482 tarihli olup, Cem’in yıllık masrafları 35.000 Venedik Ducat’ı şeklindedir(*5). Bu andlaşmaların hemen hemen hepsi harabe vaziyetteki antik Halikarnassos'ta bulunan St Peter (Bodrum) Kalesi’nin fonksiyonu ve güvenliğini ilgilendirmekteydi.

 

Sultan Bayezid(II) ile GM D'Aubusson arasındaki farkedilir yakınlaşmada sadece Cem Vakıası değil Avrupa krallık ya da dukalık devletlerinin de rolü vardı. Çünkü Napoli, Floransa, Venedik, Milano gibi İtalyan devletleri birbiriyle savaş halindeydi. Venedik Cumhuriyeti, İspanya Kralllığı ile savaşırken Napoli İspanya'yı destekliyordu(*6).  Bu kaotik ortam sürerken ve üstelik Şehzade Cem henüz Rodos'tayken GM d'Aubusson, Papa ile Avrupa'daki diğer bazı hükümdarlara mektuplar göndererek olası bir haçlı seferi için güçlerini birleştirmeye çağırmış, adeta onlara yalvarıp yakarmıştı. Ancak  sadece birkaçından isteksiz cevap almış, çatışan Hıristiyan Avrupa  devletleri arasında ortak bir davada işbirliği şansının zayıf olduğunu anlayınca  Bayezid(II) ile  müzakerelere girmiş ve en sonunda haçlı seferi umudundan vazgeçip 7 Aralık 1482'de Osmanlı Padişahı ile barış andlaşması imzalamıştı.(*7)

1482’nin sonuında Bodrum Kalesi Komutanı Francesc de Boxols’un görevi bitmişti. Boxols’dan sonra yerine kimin tayin edildiğine dair mevcut kaynaklarda kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte 16’ncı Yüzyıl’da şövalyelerin tarihini yazan Giacomo Bosio, 1483’de yaşanan olayları aktarırken Saint Pierre(Bodrum) Kalesi Komutanlığı’ne Mora Mübaşiri   Philippe de Lui’nin(Cluis-Puis-Cluys-Cluix?) atandığını yazmıştır. Bu Komutan’ın görevi sırasında neler yaptığı ve arması hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz). 

 

Bu arada Üstad-ı Azam Pierre D’Aubusson, Papalığa gönderdiği 3 Ocak 1483 tarihli mektupta Şehzade Cem’i rehin tutmalarının Hıristiyanlar Birliği bakımından şimdiye kadar ele geçirilmemiş çok büyük bir fırsat olduğunu, diplomatik görüşmeler yoluyla dahi geçmişte Babıali üzerinde hiç böylesi bir avantaj üstünlüğü sağlayamadıklarını, Bayezid ile yapılan barışın onur verici bir zafer sayılması gerektiğini, Levant'ta(Dodecanese-12 Ada) hegomanyaları altında bulunan halkların soluklanmak için buna çok ihtiyaç duyduğunu yazmış, bu arada Château Saint-Pierre(Bodrum) Kalesi’nden de bahsederek Anadolu'da köle olarak yaşarken kaçıp kurtulmak isteyen Hıristiyanlara uzun süredir hizmet eden bu Kale’nin bundan böyle daha fazla sığınak hizmeti vereceğini yazmıştı(*8).  

Sultan Bayezid’in(II)  GM D'Aubusson’a verdiği kutsal hediye

 

 

Öte yandan Sultan Bayezid(II), casusları ve Savoy Dukalığı’ndan aldığı istihbaratlardan dolayı Üstad-ı Azam Pierre D’Aubusson’un, Cem'i Fransa'da hapiste tutan ve onu Türklere karşı alet olarak kullanmak isteyen çeşitli hükümdarların taleplerine karşı koruduğunu düşünüyordu. Bu yüzden Sancuvanlara(fray) minnettarlığının bir ifadesi olarak 20 Nisan 1484'te Rodos'a bir elçi gönderip onlara çok ama çok kıymetli, kutsal bir hediye sunmuştu. Bu hediyenin Hıristiyanlığın azizi ve hamisi Vaftizci Yahya'nın(John the Baptist) sağ eli olması Üstad-ı Azam ile Padişah arasındaki ilişkileri daha da yakınlaştırmıştı. Pozisyonlar öylesine alt üst olmuştu ki 1480'e kadar Türklere haraç ödeyen Rodos Şövalyeleri artık Cem'in bakımı için yıllık masraf ödeme kisvesi altında Türklerden haraç alan taraf haline gelmişti(*2age). Fribourg Üniversitesi’nden Dr. Sofia Zoitou, Aziz Yahya’nın sağ elini Hıristiyanlık ve hacı turizmi bağlamında yorumlayıp kutsallığına inanılan şapel, türbe, ikon, mucizevi diken, Rodos’un antik madeni parası gibi halen önemini sürdüren kültler kategorisi içinde değerlendirmiştir. Dr. Zoitou’nun tespitlerine göre Bayezid’in hediyesi “Vaftizci Yahya’nın Rodoslu sağ eli” şeklinde dindarlığının simgesi olarak ün kazanmış ve kült kabul edilip Malta'ya, ardından da Rusya'ya kadar yayılmıştı. St John Rodos Şövalyeleri sayesinde Avrupalı soylu sınıf dindarlarda oluşan doğunun orijinal kutsal kült, türbe, nesne, kalıntı vb yerlerini görme arzusu, hacı sayısını gittikçe artırmış, bu popüler alaka Levanttaki Şövalye mülklerinin satın alınması ve değerlerinin yükselmesiyle atbaşı gitmiş Rodos, Avrupa’nın çeşitli noktalarından başlayan hacı-seyyah güzergahının en önemli durağı haline gelmişti. Denizciler ile Hacı-Seyyahların günlükleri ve kulaktan kulağa dolaşan bilgiler zamanla Rodos surlarının dışına taşınca hoşgörü ve bağışlama sunan St Anthony mezarı ile Phileremos Dağı, ziyaretçilere pastoral-eşsiz doğa manzarası, antik mucizevi ikonalar, münzevilerin yaşam şekli gibi geleneksel kült tapınaklarının eksiksiz  deneyimini sunmuştu(*9)

 

 

.Çoğu çağdaş kaynaktan da bildiğimiz üzere Château Saint-Pierre(Bodrum) Kalesi de düşmanla(Osmanlı) temas halinde olması nedeniyle Tanrı ve Azizlere emanet edilmiş olup dindar ziyaretçiler tarafından görülüp kutsanması gereken yerlerden biriydi. 

 

İmparatorluk’ta  durum

 

Sultan Bayezid dönemiyle birlikte İmparatorluğun Avrupa’ya doğru ilerlemesi   durmuş, güney ve kuzeye doğru genişleme girişimleri başlamıştı. 15 Temmuz 1484'te Eflak, Boğdan Tatar kuvvetlerinin yardımıyla Ukrayna(Kilia) ve Akkerman savaşsız biçimde İmparatorluğa bağlanmış(*7age),

 

 

Tuna boylarında Türkler her seferde ganimet ve pek çok esirle geri dönmüştü. Bu Osmanlı seferleri  Orta Avrupa'nın Hıristiyan prenslerini  epey endişelendirmiş,1488'de beş yıllık ateşkes üç yıl daha uzatılarak yenilenmişti. Macar-Hırvat  Kralllığı, Fransa’da rehin tutulan Cem’i(Zizim) kaçırıp Osmanlı ile savaş planlamışsa da başarılı olamamış 1489'da   Papa'yı, İtalya dukalıklarını, Fransa, İspanya, İngiltere ve Polonya'yı kapsayacak üç yıllık bir haçlı seferi düzenleme girişimleri de sonuçsuz kalmış (Cem, Osmanlı’ya karşı savaşmayı reddetmişti-*3age) 1489'da Polonya, 1495'te Macar Krallığı ile barış antlaşması yapılmış Bayezid(II), Hıristiyan tutsakları iade etmeyi kabul etmiş böylece Tuna havzasında barış hüküm sürmüştü.

 

Güneyde ise Anadolu ve Kuzey Suriye'nin irili ufaklı kabile toprakları, Memlûk ve Osmanlı’nın hegemonya rekabet alanı olmuştu. Bu bölge ahalisi ve beyleri, taht kavgasında Cem’in tarafını tutmuştu(*7age). Daha önce Pers büyükelçisinin kervanını soyan(veya göz yuman) Memlük Sultanı Kayıtbey’in, bu kez Hint Kralı’nın Bayezid'e gönderdiği filler, zürafalar, altınlar, takılar, çeşit çeşit kumaş ve baharatlardan oluşan hediyeleri çalması ilişkileri daha da gerginleştirmişti. Dahası Bayezid, Fransa'daki Cem'in Mısır'daki annesiyle mektuplaştığını öğrenmiş, bu mektuplar Venedik aracılığıyla Babıali'ye ulaştırılınca Çiçek Hatun’u Memlük Sultanı’ndan istemiş ancak Kaitbey onları teslim etmeyi reddettiği gibi Grand Master D'Aubusson'u Cem'i kendisine satması için iknaya çalışmıştı. Tüm bu gelişmeler en nihayetinde Padişah Bayezid’i öfkelendirmiş ve güneye büyük bir ordu göndermişti.(3*age- Halil Edhem, V, 204 Giese, s. Hammer, IV, 14-15,)  .

 

 

Bodrum Kalesi’nin 1484-1498 arasındaki Komutanları ve firar vakıaları

 

Francesc de Boxols, 1484'te bir kez daha  Bodrum Kalesi’ne  komutan olarak atanmış ve bu görevi iki yıllık normal sürenin ötesine 1488'e kadar uzatılmıştı. Arşiv belgelerine  göre Boxols’un bu görev döneminde bazı firar vakıaları yaşanmıştı. Bunlardan biri 1487’nin Kasım ayında gerçekleşen paralı asker Pascalo Francesco Symatore’nun kaçışıydı. Asker Francesco yakalanıp yargılanmış ancak suçu affedilmişti.(*10) 

 

 

 Boxols’un ardından Rodos ve Otranto kuşatmalarındaki yoğun topçu kullanımlarından ders çıkarmış olan Regnaud de Saint-Simon adındaki bir şövalye 1488’in başında Chateau Saint-Pierre’e(Bodrum Kalesi) gönderilmişti. Komutan Saint-Simon da daha ilk günlerinde  (21 Şubat 1488) bir firar vukuatı ile karşılaşmıştı. Kale papazlarından biri eski dini İslam’a dönmek isteyip kaçmayı başarmış, hatta geriye sade ve güven içinde bir hayat(vita tantum) sürdürmek istediğini belirten bir de not bırakmış Grand Master ise onun bu davranışını makul karşılamıştı.(*10 age)   

 

 

Regnaud de Saint-Simon gelir gelmez önce inşai işleri koordine ederek  Kale’nin güneybatı duvarlarının hemen önüne 6 ve 7’nci giriş kapılarını koruma maksatlı “L” biçimli bir revellino-bataryanın temeli ile Kale’nin kuzey doğu köşesine karadan da gelme ihtimalli tehlikelere karşı bir perde duvarının temelini atmıştı. Ancak 1488’in sonunda başka bir yere tayin edildiği için onun da görev süresi(ilerde dönmek üzere) kısa olmuştu. Kale’nin tahkimat işleri ile kuzey doğu köşesindeki duvar ve dolgu işlerinin durmaması için Saint-Simon’un yerine 30 Ağustos 1488'de  Amagnon de Bigny adında bir şövalye tayin edilmişti.

 

Öta yandan 1489’da Fransa’ya giden GM d’Aubusson, rehin tutulan Zizim’i(Cem) Papa VIII İnnocent’e teslim etmişti ve Papa bunun karşılığında Papalık Konseyi’nin onayı olmaksızın onu kardinal yapmıştı(*11). Artık üstün yetkilere sahip Kardinal d’Aubusson, St John Hospitaller dünyasında İspanya’da yaşananlara benzer şekilde  Rodos'taki yetişkin Musevileri sınır dışı ederek, çocukları zorla vaftiz yaparak Yahudiliği adadan kaldırma girişimleri başlatmıştı. Papa’nın  GM d’Aubusson’a tanıdığı bu imtiyazın önemli nedenlerinden biri de kendisinin Rodos’ta yaşayan Cenevizli bir ailenin soyundan gelmesiydi(*12).

 

 

1489-1490-1491 yıllarında Kale’nin çeşitli yerlerinde pek çok iş icra eden Amagnon de Bigny, inşa ettiği yapıların herbirinin üzerine balıkların eşlik ettiği aslan kalkanlı arma rölyefler monte etmişti. Bunlardan biri Kale’nin hendek tarafındaki kuzeydoğu köşe duvarına, diğeri Liman Kule’yi H(Hesso Shlegelholtz) Kulesi’ne bağlayan duvarın kuzeye bakan yüzünün doğusu ve üst tarafına, üçüncüsü ise İtalyan Kulesi’nin (Muscetulla) bağlantı duvarının güney kısmına açılı olarak yerleştirilmişti(*13). 1491’de görev süresi biten Amagnon de Bigny, daha sonra Rodos surları içindeki  Saint-Paul Kalesi'ne atanmıştı.

 

 

devam edecek...

mehmet cilsal-tarih araştırmacısı

 

KAYNAKLAR

 

1*- Island Ports and Hospitallers, 1421–1631 by Ann Williams

2*-“Rodos Şövalyeleri ve Osmanlılar Doğu Akdeniz’de Savaş, Diplomasi ve Korsanlık” by Nicolas Vatin

- Osmanlı Tarihi( s. 146) by İsmail Hakkı Uzunçarşılı

3*-“The Foreign Relations of Turkey 1481-1512” by Sydney Nettleton Fisher, University of Illinois Press URBANA,1948

4*-A HISTORY OF THE CRUSADES(Volume  III) by Kenneth M. Setton

5*-Italian and Greek text, in Malta, cod. 76, fols. 101-102. Cf. Greek text in Pauli, Codice diplomatico, II, 419-420.

6*-“Ottoman-Spanish Relations from Struggle to Truce(1301-1581)-Arş. Gör. Tufan TURAN-Sakarya Üniversitesi

7*-“The Heşt Bihişt of İdris Bidlisi: the reign of Bayezid II (1481-1512)” by Aikaterini Dimitriadou

8*- Pauli, Codice diplomatico, II, no. xxx, pp. 430-31, where the Latin text of d'Aubusson's letter to Sixtus IV is dated 3 January, 1483 Bosio, II (1594), bk. xiii, pp. 381-82, with the same letter dated 4 January. D'Aubusson wrote again to the pope on 17 May, 1483

9*-Staging Holiness: The Case of Hospitaller Rhodes (ca. 1309–1522) By Dr. Sofia Zoitou

Sahnelenen kutsallık

10*-“L'Ordre de Saint-Jean-de Jérusalem, l'Empire ottoman et la Méditerranée orientale entre les deux sièges de Rhodes, 1480-1522” by Nicolas Vatin

11*-“Pierre d’Aubusson”, Encyclopaedia Britannica,

https://www.britannica.com/biography/Pierre-d- Aubusson, (13.05.2019)

Η Ρόδος και οι νότιες Σποράδες στα χρόνια των Ιωαννιτών ιπποτών (14ος-16ος αι.) (Hospitalier Şövalyeleri döneminde Rodos ve Güney Sporades Adaları) by Zaharias N. Tsirpanlis  

12*-Ιστορία της Ρόδου από τους προ-ιστορικούς χρόνους έως την ενσωμάτωση της Δωδεκανήσου (1948) “Tarih Öncesi Dönemden On İki Adaların Υunanistan’a Bağlanmasına Kadar Rodos  Tarihi” by Hristodulos İ. Papahristodulu

13*- Contributions de trois commandeurs de la langue d’Auvergne aux fortifications du Lango et du Château Saint Pierre (note d'information)- by Monsieur Prof. Jean-Bernard de Vaivre

 

 

  

 

 

 

Bu yazı 7416 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum