içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Turizmde yolunacak tavuk 27 Euro !

Hatırlardadır, turizm ve turistlerle tanışmaya başladığımız yıllarda turistleri zengin ve bu nedenle yolunacak tavuk gibi görüyorduk.

Turizmde yolunacak tavuk 27 Euro !
Haberi Sesli Dinle

Yine hatırlardadır, yıllar sonra turizmde deneyim kazandığımızı ve başarılı olduğumuzu düşündüğümüz yıllarda da golf turizmine zenginleri ülkemize getirmek gibi mantıklı(!) bir nedenle başlamıştık. Bir başka ifadeyle ülkemizi zengin turistler ülkesi olarak tahayyülümüz turizmin kendisi kadar eski. Bugünlerde kış aylarında günlük 27 euroya 5 yıldızlı otellerimizi her şey dahil pazarlama telaşındayız. Nereden nereye?

 

Ticaretin temel amacı, serbest rekabet kural ve koşulları çerçevesinde, karı en yüksek seviyeye çıkarmaktır. Bundan kuşku yok. Karı en yüksek seviyeye çıkarabilmenin en sağlam yolu da ticareti özgün, rakipsiz ve nitelikli ürünler üzerine inşa etmektir. Bundan da kuşku yok.

 

“Zengin” genel ve göreli bir kavramdır. Çadırında kalan da kral dairesinde kalan da turist tanımına dahildir. Faklı gelir grubunda olanların beklentileri de farklı olur. Bu durumda sorun hangi gelir grubuna hizmet verileceğine dönüşür. Beklentilerin, gelir grubuna ek olarak, ülkeler arasında da önemli farklılıklar gösterebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin zengin turistlere yönelik olduğu genellemesi yapılan “golf” ürünü, Amerika, İngiltere gibi belirli ülkeler ve çok farklı gelir grubu tarafından talep edilebilir. Bu ülkelerde çok makul fiyatlarla bu ürünü tüketebilme imkanları yanında on binlerce dolarlık yıllık aidatların ödendiği kulüplerde de tüketilmektedir. Gelir grubu değiştikçe temel ürüne eklenen, eklenmesi gereken yan ürün ve hizmetler de değişir. O nedenle golf ürünü zengin turistlere yönelik bir şey olarak tanımlamak anlamsızlaşır, hangi gelir gurubuna bu hizmeti sunacağınız kritik bir önem kazanır.  Hiçbir ürün tek başına pazarlanamaz. Buna golf de dahildir. Yıllık kazancı 50-100 bin dolar olanlar ile 1-5 milyon dolar olanların golf beklentisi aynı olamaz. Bu hedeflenen gelir grubunun standart beklentilerinin yanında ülke ve bölge özgünlükleriyle ilişkili olarak potansiyel beklentilerinin de derinlemesine incelenmesini gerekli kılar. Golf sadece sahaya ilişkin bir aktivite değil bir ürün ve hizmetler bütünüdür, tıpkı diğer turistik ürünler için olduğu gibi. Bu bağlamda ürüne (golf) eklemlenen ülkesel ve yerel özgünlükler kimi zaman ürünün kendisinden çok daha fazla ön plana çıkabilir.

 

Ne mi anlatmak istiyorum? Ünlü Amerikalı golf ustası ülkemize geldi golf oynadı, parasını aldı ve gitti. Acaba ülkesine geri döndüğünde buradaki deneyiminden söz etti mi? Etti ise, kaç kez ve nelerden söz etti. Cevabımız yoksa kişi başı günlük 27 euro iyi bir fiyat olarak kabul edilmelidir derim.

Golf ustası muhtemelen benzer nitelikteki sahaları ve konaklama tesislerini kullanmıştır o nedenle bu konulardan söz etme olasılığı çok düşüktür. Benim bulabildiğim tek sözünü edebileceği, anı olarak paylaşabileceği “Anadolu Ateşi” gösterisi olabilirdi. İzleyip izlemediği konusunda bir bilgim yok. Yani sunabileceğimiz farklı, özgün değer konusunda pek zengin olmadığımız ortada.

 

Rehberlik günlerimden bir anı Metaxa’nın sahibi muhteşem yatı ve Avrupa sosyetesinden dostlarıyla sıklıkla Antalya’ya gelirdi. Yaklaşırken beni arar ve akşam yemeği için, Türklerin de katıldığı ama mutlaka oryantal dansçının olduğu bir lokantada akşam yemeği ayarlamamı isterdi. Turizmin başkenti Antalya da böyle bir lokanta o zamanlar (1990-2000) da yoktu şimdi de yok. İstanbul’da da olduğunu sanmıyorum. İsteği pavyonlardan getirdiğim dansöz ile üyesi olduğum tenis kulübünde yerine getirirdim. Hatırlardadır, o dönemler oryantal dansın bizim kültürümüzde olmadığı tartışmaları yapılıyordu, ancak her nedense, konaklama tesislerimizin hemen hepsinde “Rus Revüsü” icra edilmekteydi. Bizim olsun olmasın “oryantal dans”, tıpkı İspanya’nın Flamenko gösterisi gibi, ülkemizde beklenen bir etkinlikti. Yok sayıldı. Diskolar, saunalar, neskafeler kültürümüzün bir parçası olarak görüldü. Eminim golf ustası turnuvası sırasında nitelikli bir oryantal dans izleme şansı elde etmiş olsaydı döndüğünde sözünü edebileceği bir anı kazanmış olurdu. Turizm biraz da anı yaratma, anı toplama etkinliğidir.

Doğu ile batı arasında bir köprü oluşturan Anadolu doğudan da batıdan da çok farklı ancak her ikisinden de izler taşıyan dünyanın en ilginç, farklı ve özgün turistik değerler bakımından zengin coğrafyasıdır. Turizm stratejisini bu farklı, özgün ve rakipsiz değerler üzerine inşa etmek yerine konaklama tesisi, roma tiyatrosu, SPA gibi her yerde bulunan, rakibi çok ve özgün olmayan ürünler üzerine inşa etmek, ister istemez, ucuza satılan, fiyat düşürdükçe ayakta kalabilen bir turizme dönüşecekti. Olan ve yaşanan budur. Önce açık büfe, ardından her şey dahil uygulamaları bu yapısal yanlışın zorunlu sonuçlardır. Oysa Anadolu sahip olduğu özgün değerler zenginliği bağlamında her anlamda “alakart” bir turizm coğrafyasıdır.

 

Meramımı anlatabilmek için daha önce vermiş olduğum Mısır örneğini yenilemekte fayda var. Benzerliklerine ek olarak başta güvenlik, turist odaklı terör ve temizlik olmak üzere, Türkiye Mısır’a oranla çok daha iyi durumda. Ancak kişi başı turizm geliri bakımından Mısır ülkemizden daha iyi durumda. Bunun nedeni, ileri sürülenin aksine tanıtım stratejisinden çok tanıtımın odak noktasıyla ilgilidir. Mısır tanıtım stratejisini rakipsiz olduğu iki özgün ürün üzerine, Mısır uygarlığı ve Şarm El Şeyh’e odaklamıştır. Mısır uygarlığı, Firavunlar (Ramses) Mısır’ın monopolüdür ve başka ülkeler tarafından sunulması mümkün değildir. Bir dalış merkezi olarak Şarm El Şeyh’in ise Akdeniz çanağı çevresinde rakibi yoktur. Bir başka ifade ile, Mısır farklılıklarını ön plana çıkaran bir strateji geliştirmiş iken farklılıkları bakımından Mısır ile karşılaştırılamayacak kadar zengin Türkiye benzerliklerini ön plana çıkarmayı tercih etmiştir, etmektedir. Ülkemizin daha ucuz bir destinasyona dönüşmesinin ardındaki temel neden budur. Örnek üzerinde çok daha geniş açılımlar yapılabilir.

Yeri gelmişken, Mısır küresel ısınma, iklim değişimi açısından ülkemizin en azından 10-15 yıl önündedir. Yani bugün Mısır’da yaşanan iklim, öngörülen iklim değişimi senaryoları gerçekleştiğinde, yaklaşık 10-15 yıl sonra Antalya kıyılarında yaşanmaya başlanacaktır. Mısır ile aramızdaki farlılığı yorumlarken bu güncel iklim farklılığını da dikkate almak gerekir. Mısır bugün, iklim değişimi bakımından, dezavantajlı durumdadır.

 

Yanlış anlaşılmasın, ne kitle turizmi ve nede her şey dahil diğerlerinden daha iyi ya da daha kötü değildir. Belirleyici olan hangisinin hangi ortamlarda, hangi koşullarda nasıl uygulandıkları, hangi farklılıklarla desteklendikleri ve karlılık oranlarıdır.

Gelelim bu yıl yaşanacağı öngörülen soğuk kış nedeniyle konaklama tesislerinin doldurulması konusuna. Evet bu kış aylarında kapanmak zorunda kalan konaklama tesisleri için bir fırsattır. Fırsat olması iyi tasarlanmasını engellememelidir. Olaya sadece konaklama tesislerinin doldurulması penceresinden değil, ne tür ek ürünler ve hizmetlerin sunumuyla karın yaygınlaştırılabileceği ve en yüksek noktaya çıkarılabileceğine ilişkin farklı açılardan da bakılabilmelidir. Zaman, çok gecikilmiş de olsa sektör bileşenlerinin bir araya gelerek, birbirini destekleyen ortak projeler, ortak ürünler geliştirme çalışmalarını başlatma zamanıdır. Ancak alışılageldiği gibi böyle bir niyetin belirtilerinden eser yok…

 

Son söz olarak kilit bir coğrafyayı kontrol eden ülkemin turizmden elde ettiği gelirin, elde edebilecği potansiyel gelirin çok altında kaldığını ileri süren, konuyu yazılı ve sözlü olarak defalarca dile getirmiş bir akademisyen olarak gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülke statüsüne geçebilmeleri için gerekli olan artı değeri yaratabilecekleri iki temel araç vardır, tarım ve turizm. Birkaç yıl öncesine kadar kendi kendini besleyen bir ülke konumundan saman ithal eden ülke konumuna düşmüş olmamız ile turizm sektörünün yaşadığı asimetrik kişi başı gelir seviyesi ardındaki temel nedene bu açıdan da bakılmasını öneririm.  Buna ülkemizin yıllardan beri yaşamakta olduğumuz politik baskıları ve nedenlerini de eklemelisiniz.

 

Gelen turist sayısına odaklanmış anlayışın ötesine geçip farklı, özgün değerlerle donatılmış bütüncül bir turizm anlayışına geçilmediği sürece ucuzluk turizmimizin kaderi olmaya devam edecektir.

Tarih: 22-09-2022

FACEBOOK YORUM
Yorum