içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

İşte 2023 turizm sezonunun önündeki riskler

Turizm her ne kadar toplumlar arasında diyaloğa ve barışa hizmet eden bir sektör olsa da, uluslararası ilişkilerin seyrinden en hızlı etkilenen ekonomik etkinlik alanı. 2023 sezonu için sektörün beklentileri de büyük, önündeki riskler de...

İşte 2023 turizm sezonunun önündeki riskler
Haberi Sesli Dinle

Belirsizliklerle başlayıp kayda değer bir büyümeyle tamamlanan 2022 sezonunun ardından sektörün gözü şimdi 2023 sezonunda. Seyahat sektörünün 2023’te nasıl bir performans sergileyeceğini kestirmek zor. Çünkü gidişatı olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilecek birçok parametre var. Mevcut durumda, olağandışı bir gelişme olmazsa, Türkiye özelinde 2019 yılının aşıldığı, dünya genelinde ise 2019 seviyesine yaklaşıldığı bir yıl bekleniyor.

 

Seyahat güveni geri döndü

Seyahat güveninin geri dönmesi özellikle İngiltere’de ve Avrupa’da erken rezervasyonlara yansımaya başladı. Rus halkı ise, mevcut belirsizlik içinde yine son dakikayı bekliyor. Çin’in pandemi yasaklarını kaldırmasının, Türk turizmine kısmi, küresel turizme ve özellikle de Güney Asya turizmine ciddi anlamda pozitif etkide bulunması bekleniyor.

 

Türkiye, fiyat öncelikli hareket eden Avrupalıların radarında olacak

Yapılan araştırmalar, Avrupa’da artan fiyatların ve yüksek enflasyonun insanların seyahat tutumunda çok büyük değişiklikler yaratmayacağını ortaya koyuyor. Ancak seyahatçilerin fiyat öncelikli hareket edeceğinin de altını çiziliyor. Kaliteli hizmeti uygun fiyata sunmasıyla öne çıkan Türkiye’nin, fiyat öncelikli hareket eden Avrupalı turistlerin radarına daha fazla gireceğine kuşku yok. Kısacası 2023, Türkiye açısından 2019’un aşıldığı bir yıl olacak gibi görünüyor.

 

Tehditler...

Ancak bu gidişatı olumsuz yönde etkileyebilecek ya da tersine çevirebilecek çok sayıda tehdit de var. Ukrayna’da devam eden savaş, Güney Asya’da Tayvan üzerinden yükselen ABD/İngiltere – Çin gerilimi, Ekonomik kriz, Suriye, seçimler...

 

Ukrayna’da Rusya’ya karşı giderek artan bir NATO ağırlığı oluşuyor. Başını ABD ve İngiltere’nin çektiği batılı devletler, soruna diplomatik çözüm aramak bir yana, savaşı Rusya’yı zayıflatmak için bir fırsat olarak görüyor ve bu nedenle Ukrayna’ya yüklü miktarda silah gönderiyor.

 

Almanya ve Fransa’dan kritik askeri harcama kararları

Ukrayna savaşını fırsat bilen Almanya, savunma bütçesini 100 milyar euroya çıkardı. Bunun gereklerini yerine getirmede istenen performansı gösteremeyen Savunma bakanı Christine Lambrecht istifaya zorlandı. Onun yerine, silahlanma ve Rusya karşıtlığı konularında son derece istekli Boris Pistorius getirildi.

 

Geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2030 yılına kadar Fransa’nın askeri bütçesinin 400 milyar euroya çıkarılacağını açıkladı. Ülkenin şu anki askeri bütçesi 295 milyar euro civarında. Macron "Daha acımasız savaşlara yanıt vermek için daha büyük araçlara ihtiyacımız var." dedi. 

 

ABD, Çine ve Rusya’yı kendi hegemonyasına karşı tehdit olarak görüyor

Japonya silahlanıyor, Güney Kore silahlanıyor, Avustralya silahlanıyor... Kısacası bütün dünya silahlanıyor.

Yanına aldığı batılı devletlerle kendi hegemonyasındaki tek kutuplu dünya düzenini sürdürmek için her şeyi yapan ABD, mevcut dünya düzenine en büyük tehdidin Çin ve Rusya olduğunu söylüyor. Bu nedenle Japonya, Güney Kore, Avustralya gibi müttefikleri ile Tayvan üzerinden Çin’i başta Polonya ve Baltık ülkeleri olmak üzere, AB ülkeleri ile birlikte de Ukrayna üzerinden Rusya’yı dize getirmeye çalışıyor.

ABD, Türkiye’nin Suriye ile normalleşmesini istemiyor

Suriye’nin kuzeyinde işgalci konumunda olan ve ülkenin petrolünü çalıp Kuzey Irak’ta satan ABD, son dönemde Türkiye ile Suriye arasında devam eden görüşmelere karşı olduğunu her fırsatta ifade ediyor. Suriye ile Türkiye arasında 11 yıl sonra başlayan normalleşme adımları üzerine açıklamalarda bulunan ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake, "Esad ile normalleşmeye karşıyız, bu konuda Türkiye ile diyalog sürüyor" demişti. Suriye-Türkiye ilişkilerinin normale dönmesi, bölgede zemin kaybetmekten korkan ABD'nin işine gelmiyor, Suriye'deki belirsizliğin süremsini istiyor.

 

Fiyat artışları ve yaptırımlar

Küresel çapta yükselen fiyatlar, yaptırımların getirdiği seyahat engelleri ve öngörülemezlik turizm ürünlerini giderek daha pahalı hale getiriyor. Bu süreç, toplumların pek çok kesimi için turizm hareketine katılmayı zorlaştırıyor. Genel ücretler baskılanmaya, fiyatlar artmaya ve yaptırımlar uygulanmaya devam ettiği sürece hareket eden insan sayısı da azalacaktır.

 

Türkiye’deki seçimler

Türkiye’de bu yıl yapılması (Mayıs ayında olacağı belirtiliyor) planlanan seçimler de turizm sektörünü ciddi şekilde etkileme potansiyeline sahip. Burada sorun seçimlerin ne zaman yapılacağı değil hangi koşullarda yapılacağı.  Seçim yarışı döneminde şiddet olaylarının yaşanması Türkiye’ye dönük algıyı olumsuz yönde etkileyecektir. Tersi de pozitif etki yaratacaktır.

Dünyada artan kuralsızlık, büyük devletlerin ve tekellerin kendi çıkarlarını her şeyin önüne koyan yaklaşımları maalesef sektöre ilişkin öngörü oluşturmayı zorlaştırıyor. Temennimiz barış ve turizm dolu bir sezon yaşanması.

Tarih: 25-01-2023

FACEBOOK YORUM
Yorum