içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-63

Bodrum ve Kos Komutanlığı’na gönderilen kervan(caravan) görev emri(1507-1510)

 

 

Bodrum Aziz Petrus Kalesi Komutanı Jacobo Aymer döneminde Türklere yönelik bir deniz seferi(resmi korsanlık-“corso”) düzenlenmesi için Rodos’tan bir mektup gönderilmişti. Ünlü tarihçi Anthony Luttrel, “Hospitaller Corso” başlıklı araştırmasında bu tür saldırıları  “Rodos Şövalyeleri hegemonyası ve kontrolü altındaki bölgede izinsiz dolaşan, Hıristiyan olmayan gemilere yapılan lisanslı saldırılar” olarak tanımlamıştır. Şövalyeler, o tarihlerde bu deniz seferlerine “Kervan”(Caravan) diyordu. 16’ncı yüzyılın başında kale ya da garnizon komutanlarının hepsinde birer “corso” belgesi vardı ve “Kervan” denilen resmi korsanlık(corso) sadece peder şövalyelere mahsus bir görevdi.

Malta Üniversitesi’nden Prof Simon Mercieca, “karvane” kelimesini, erken dönemde Osmanlı ve Müslüman korsanlara karşı Şövalyelerin deniz saldırısı ya da deniz operasyonları olarak tanımlayıp şöyle detaylandırmıştır: Bu terim kısaca ‘deniz konvoyu’ anlamına gelmektedir.  Her Şövalye Malta’da ikamet ettiği 2 yıl boyunca 4 kez kervan(caravan) veya 6 aylık deniz yolculuğu tamamlamak zorundaydı. St John Hospitaller Şövalyeleri’nin Nisan’da başlayan ilk kervan süresi   6 aylık olup denizde, diğer 6 aylık süre ise karadaydı. Karadaki bu görevi sırasında peder şövalyenin kalesi ya da manastırını terketmesi yasaktı. Acil bir durumda kış aylarında bir yelkenli sortisine katılmak üzere çağrılabiliniyorlardı...(*1)  

Yine Malta Üniversitesi’nden Prof Joseph N. Grima’nın kervan(caravan) seferiyle ilgili tespit ettiği bazı ritüeller şöyleydi: Fransız, İspanyol, Venedik ve Papalık gemileri de dahil olmak üzere diğer tüm Hıristiyan donanmaları gibi her kadırganın “Prior” adı verilen kendi papazı vardı ve bu papazın görevi, bağlı olduğu belirli bir kadırganın dini hizmetleriyle ilgilenmekti. Seyrüsefer süresi boyunca şövalyelere günah çıkarma, dua okuma, takdis gibi yükümlülükleri olan bu papazların yaptığı işe de tıpkı peder şövalyelerininki gibi “kervan” denmekteydi...Denizcilik emirleri ve kanunları; seyir, selamlama, savaş ganimetleri, disiplin ve hatta pişirilip herkese dağıtılacak yiyecekler de dahil olmak üzere denizde yapılan her şeyi düzenlemekteydi. Limandan ayrılış, öğle vakti yola çıkılacağını belirten tek bir top atışı ile yapılmaktaydı.

 

Top atışıyla birlikte yarım saat içinde “kervan” görevindeki tüm gemici ve şövalyeler silahlı olarak gemide bulunmak zorundaydı. Yoklama yapıldıktan sonra kalkışı kolaylaştırmak için kayık ve filikalar  gemiye alınıyordu. Bu arada silahlar hazırlanıyor, savaşçılar gemideki noktalara konuşlandırılıyor, gerekli mühimmat ve kürekçi erzakları Kıdemli Şövalye(Riveditore) tarafından dağıtılıyordu. Gemide kavga çıkaran, kadırgasını terk edenler 2 yıl zindan hapsine çarptırılıyordu...(*2)     

Türklere yönelik yapılacak bir deniz seferiyle(resmi lisanslı korsanlık-“corso”) ilgili Grand Master Vekili Peder Ludovicus de Schalinghe ve Konsey tarafından Bodrum Kalesi Komutanı Jacobo Aymer ile Kos Komutanı’na Rodos kale ve garnizonlara iletilen yazı emre göre kervan(caravan) görevlisi kardeş pederlerin(Christo nobis charissimis fratribus) hepsinin eksiksiz katılması, Kos Komutanı Peder Şövalye Teğmen Gonsalvo de Ribardenera’nın oluşturacağı filonun başına geçmesi, onun yerine Leros Komutanı Peder Şövalye Teğmen Bernardino de Arauca’nın Kos Komutanlığı da yapması; benzer şekilde geçmişte Espalles Komutanı olan Peder Petro ile şimdiki Bodrum Kalesi Komutanı Jacobo Aymer’in de kendi oluşturucakları kervan filosuna kumanda etmesi  emredilmişti...(*3) Malta Kod. 395, f. 181r.

Türkler arasındaki savaş(1507)

Şâh İsmail, Akkoyunlu Hanedanını yıkıp Karakoyunlu Türkmenleri ve Anadolu Türkleriyle birlikte Ceyhun’dan Basra körfezine kadar muazzam bir imparatorluk kurmuştu. Safaviler, Erdebil Tekkesi’nden beri kırmızı başlık kullanma(kızılbaş), öz Türkçe konuşma, kendilerine özgü Şaman-İslam inançları, örf adeleriyle Anadolu’da hızla çoğalmıştı. Ecdatları, vaktiyle Yıldırım Bayezıd’ı yaptığı savaşta mağlup eden Timur’un esir aldığı has Türklere kadar dayanıyordu. Timur, Anadolu’yu kasıp kavurduktan sonra geldiği topraklara geri dönerken Erdebil Tekkesi kurucularından alim Edibali onu ikna etmiş ve 40.000 Türk’ü özgür bıraktırmıştı.

Safaviler, 1507’li yıllarda Memluk Sultanlığı ile ittifak halindeydi ve iki tarafın arasında yeralan coğrafyada yurt kurmuş olan Dulkadiroğulları Beyliği’ni istila etmişti. Beyliğin hükümdarı  Alaüddevle, Osmanlı Padişahı II. Bayezid’in kayınpederi olup, Yavuz Sultan Selim’in öz annesi Ayşe Hatun’un babasıydı. Bu yıllar, Anadolu alevilerinin Sunni-Hanefi mezhepli Osmanlı’ya karşı isyan yıllarıydı. Teke dolaylarındaki Şahkulu etrafında çok sayıda insan toplanmıştı ve herşey Osmanlı’nın aleyhine gelişiyordu... Şâh-İsmail Osmanlı arazisinden geçmek mecburiyetinde kaldığı için Padişah II.Bayezid’e bir itizarname göndermiş ve Osmanlı padişahı da ihtiyaten Ankara’ya Yahya Paşa kumandasında bir ordu gönderip vaziyeti kollamaktan başka bir şey yapamamıştı. (*4)   

 

Öyle ki 1507’de olası Safevi taarruzu tehlikesine karşı Çanakkale Boğazı’nı tahkim etmek üzere Hersekzade Ahmet Paşa’yı görevlendirmişti.(5*)

Osmanlı payitahtı-Şehzadeler-Kemal Reis(1507-1509)

 

Padişah II.Bayezid’in 8 oğlu vardı ve bunların 3’ü erken vefat etmişti. Geriye kalanlar ise Manisa Sancakbeyi Mehmed, Amasya Sancakbeyi Ahmed, Teke ve Hamid Sancakbeyi Korkud, Karaman Sancakbeyi Şehenşah ve Trabzon Sancakbeyi Selim’di. Padişah, içlerinde en fazla Ahmed’i seviyordu ancak Mehmed babasını üzen bir çelebiydi.

Şehzade Mehmed(1507): İmparatorlukta oradan buraya bir ozan gibi seyahat etmekten hoşlanan Mehmed, bir keresinde abdal-derviş kılığına girip kardeşi Ahmed’in sarayını ziyaret ettiğini öğrenince Padişah çok üzülmüş ve duyduklarından hoşnut olmadığı için oğlunun Babıali’nin izni olmadan eyaletini terk etmesini yasaklamıştı. Buna rağmen davranışları değişmeyen Mehmed, kısa bir süre sonra 1507 senesinde bu kez kapudan kılığında Manisa’dan alıp başını yola çıkmış, payitahtı ziyaret edip birkaç gün şehirde dolaşmış, Saraya girip çıkmış, tanınmamasına rağmen en sonunda olan bitenler babasının kulağına ulaşmış; Padişah, onun anormal kılık ve kimliklerle sık sık sancağını terkettiğini öğrenince öfkesini yenemeyip oracıkta öldürtmüştü. Bayezid’ın sağlık sorunları ise gittikçe artmaktaydı...(*6)

  

Kemal Reis(1508): Osmanlı’nın tahıl başta erzak tedariki için Akdeniz-Ege güzergahında seyreden gemileri, Rodos Şövalyeleri ve onlarla ortak davranan deniz haydutları(pirate) ile lisanslı korsanların kervan(caravan) seferleri tehdit unsuru olmaya devam ediyordu. Bir seferinde payitahta gitmekte olan tahıl kargolarıyla birlikte yaklaşık 60 navilik erzak ele geçirmişlerdi.  Padişah, 1508’in Nisan ayında tahıl konvoylarına koruma sağlamak üzere 4 kadırga ve yaklaşık 12 fustesiyle Kemal Reis’i bölgeye göndermişti. Venedik raporlarına göre Kemal, yaz aylarında  60 kişilik bir kuvvet toplamış, bu yeni filoya Memluk filosu da katılmıştı... Payitaht onun Portekizlilere karşı Memluk filosunun kaptanlığını yapması istemiş, bu nedenle filo Berberi (Fas, Tunus vb) kıyılarına yönelmişse de başına buyruk davranan Kemal, Samos Adası açıklarında

fırtınaya yakalanmış ve gemisinin batması sonucu boğularak ölmüştü.(*5age)  

Şehzade Korkud(1509): Alim, şair ve musikişinas bir çelebiydi. İlmi eser ve besteleri vardı. Osmanlı’nın Sancuvanlar(St Jean Şövalyekeri) ile resmi temaslarını o yürütüyordu. Çok sevdiği Kapıcıbaşı Kemal Bey’in Rodos’ta ölümüne çok üzülmüştü.1509 senesinde Manisa sancağını da isteyip alamadığı için 50 kişilik maiyeti, 87 kölesiyle 8 gemilik kafileyle hacca gitme bahanesiyle Mısır’a gitmişti. Korkud’un Mısır’daki varlığı Bayezıd’i huzursuz etmişti. Memlük Sultanı’na yazdığı mektupta orada kalmaması, Mekke’ye gitmesine izin verilmemesini istemişti. Temmuz 1510’da bir Memlük elçisi Korkud'un dönüşü ve pazarlık yapmak için Edirne'ye gelmişti.    Böylece Korkud, filosuyla birlikte Antalya'ya doğru yola çıkmış, ancak Rodos Şövalyeleri'nin saldırısına uğrayınca İskenderun limanına çıkmak zorunda kalmıştı. (Akdeniz-Ege ve Rodos Şövalyeleriyle ilgisi olmadıkları için diğer şehzadeler hakkında bilgi aktarma gereği duyulmamıştır.) (*4age)

Bodrum Kalesi’nin yeni Komutanı Peder Antoni de Sancti Martino(Şubat 1510-Şubat 1512) 

 

1510 senesinin Ocak(?) ayında Bodrum Kalesi’ne tanıdık bir yüz olan Teğmen Antonio de Sancto Martino(San Martin) atanmıştı.

Katalan Teğmen San Martin, Barselona Tortosa ve Corbins Komutanlığı’ndan Kos’a gönderilmiş, buradaki Valilik-Komutanlık görevi sırasında da(1507) tamir, tahkimat işleri için ve denizci yetiştirmek üzere geçici olarak Bodrum Kalesi’nde görevlendirilmişti. Kale’deki işlerini bitiren San Martin, Kos’a döndüğünde(1508) anormal bir kurak mevsim başlamış, neredeyse hiç hasat toplanamayınca adalarda huzursuzluk artmasın diye serflere(topraksız yoksul halk, köle) ilişkin sıkı kuralları biraz gevşetmiş, Rodos GM’lığına ödemek zorunda oldukları toprak kirasının taksit ödemelerinde indirim yapmış, üretimin canlandırılması için bazı köleleri serbest bırakmıştı. Örneğin, 1 Mart 1508’de Vali-Komutan San Martin’ne gönderilen bir mektupta Kos Narangia Kalesi sakini Sevastos tu Manghaniti’nin kölesi olan şahsın Rodos hazinesine 50 düka borcu olduğu, yaşanan kıtlık ve yoksulluk nedeniyle bu meblağın 15 dükalık 2 taksite düşürüldüğü, 10 dükanın 1 Mart'ta 1509 tarihinde, diğer 5 dükalık taksitlerin yıl sonunda ödenmesi gerektiği bildirilmişti. Benzer şekilde Konsey tarafından Kefalos Kalesi serfleri için angarya ve vergilerin iki yıl süreyle gevşetilmesi ya da ertelenmesine de karar verilmişti.  (*7)

Komutan San Martin’e Rodos’tan gelen başka mektuplar ise kişisel ve ticari hakların korunmasıyla ilgiliydi. Bunlardan biri 22 Ekim 1509 tarihli olup Kos’ta yaşayan Isabelle adındaki bir kız hakkındaydı. Mektupta yazılanlara göre Isabelle’nin vaktinde Kos Narangia Kalesi’nde köleyken azad edilmiş olan Jotti Musselli’nin kızı olduğu, Konsey’in oluşturduğu komisyon araştırması sonucunda onun hür ve azadlı bir anne babadan doğduğunun anlaşıldığı, Andreas Mallas adındaki bu şahsın Bodrum Aziz Petrus Kalesi’nde 40 yıl boyunca Jotti Musselli’nin sadık katibi olarak çalıştığı, dolayısıyla azadlı statüsünde hür biri olduğuna dair bilgi iletilmişti(*8). Tarihçi  Dr. Simon David Phillips ise konuyla ilgili olarak Isabelle’nin muhtemelen Andreas Mallas’ın hala köle statüsünde olduğunu düşünerek ona bazı işleri dayatmak ve çalıştırmak istediği, şeklinde yorum yapmıştır.    

Komutan San Martin’in Bodrum Kalesi’ni disipline sokması ve inşai katkıları

 

Katalan Teğmen San Martin’in atanmış olduğu Bodrum Kalesi’nin başı hep beladaydı ve bu yüzden GM D’Amboise, 1 Şubat 1510 tarihinde hem ona hem Mayorka Mübaşiri’ne yolladığı mektup vasıtasıyla Konsey’de alınmış bazı karar ve talimatları iletmişti. Mektubun içeriğine göre Kale’deki vekaletli(başkasının adına) peder  şövalyelerin arandığında bulunamaması, nelerle meşgul olduklarının bilinememesi, sürekli yoklama kaçağı ve vukuatlı durumuna düşmelerinden dolayı Rodos GM’lığının otoritesini sarstıkları tespit edilmiş olup, genel kurul toplantısında alınmış kararlar gereğince Kale Komutanı’na artık bundan böyle kalesinde ikamet zorunluluğu getirilmiş, ayrıca bir sonraki kervandan(caravan sefer görevi) itibaren peder şövalyelerin 4 yıl boyunca Kale’den başka yerlerde ikametlerine yasak konmuştu(*9)Açıkçası, kaledeki vukuatlılar sadece vekaletli peder şövalyelerden ibaret olmayıp asaleten bizzat kendileri peder şövalye olanlar da disiplinsizlik yapıp talimatlara uymuyordu. Dolayısıyla Kale’ye çeki düzen versin diye Komutan San Martin’e Rodos’tan 12 Mart 1510 tarihli başka bir talimat yollanmıştı ve bu emir yazısında kale içindeki tüm sakinlerin, kervan görevi yapan bütün peder-kardeş şövalyeler ve dindar olmayan laik yoldaşların(paralı askerler) GM’lığın kararlarına itiraz etmemeleri, Konsey’in 2 yıllığına seçip yolladığı Kale Komutanı Teğmen Antonio de Sancto Martino’nun emirlerine uymaları emredilmişti.(*9age)  

 

Prof Bernard de Vaivre’nin tespitlerine göre Peder Şövalye San Martin, Kale’nin düzenlemelerine damgasını vuran bir komutandı. Kale’deki ilk inşaat faaliyeti, 1505-1507’de Komutan Operti tarafından başlatılan ve selefi Aymer tarafından1507-1509’da tamamlanmış olan revellino(bulvar platformu) yapısına erişimi mümkün kılan kısa yeraltı tünel rampasıydı. Bu rampanın girişin üzerine içi boş benekli haç şeklindeki arması ile bağlı olduğu Aziz Yuhanna(Yahya) mezhebinin 8 köşeli haçını monte etmiş, sağ ve soluna da GM D’Amboise ile Papalık armasını yerleştirmişti. Yine aynı rampa tünelinin bittiği noktadaki kemerin üstüne de kendi özgün haçlı armasını yerleştirmeyi ihmal etmemişti. Komutan San Martin, Operti ve Aymer revellinosu üzerinde çalışmalara devam etmiş, istinad duvarı, inişli çıkışlı basamak, topçu zemini, mazgal, merlonlar gibi yapı unsurları eklemişti.(*10)

San Martin’in işlerinin bir diğeri de Liman Kulesi’den Kale’nin batı perde duvarına doğru uzanan boynun giydirme duvarına 3’ncü giriş kapısı olacak seviyede eklediği bir posterndi. Genellikle duvara sonradan açılan delikler vasıtasıyla zorunlu durumlarda iç kaleye giriş çıkış sağlama işlevi gören bu yedek ya da gizli  kapı(postern), savunma tahkimatının dış ve iç kısmı arasında güvenli iletişimi sağlamanın temel araçlarındandı. Bazı durumlarda saldırganı caydırma, yanıltma, arzu etmeyeceği yere kanalize etme, içeriden savunma yapan askerlerin başka bir kapıdan dışarı çıkarak kendilerine saldıranları kıstırma gibi de işlevleri vardı. Bu kapı hakkında Prof B.Vaivre’nin betimlemesi şöyledir: Komutan San Martin,  kare ve dikdörtgen şeklindeki taşların ince derzler üzerine yerleştirilmesiyle örülen bu dairesel kemerli postern-kapının yukarısı ile 15’nci yüzyılın ilk yıllarında Kale’nin kurucusu ve fikir babası olan GM Naillac ve Papalık armasının altına kenarları tırtıklı, benekli haçtan ibaret mermer armasını yerleştirmişti. Bu duvar, GM Pierre d'Aubusson zamanında Rodos'un ilk büyük kuşatmasından sonra 1489-1491 yılları arasında komutanlık yapan Peder Şövalye Amagnon de Bigny tarafından güçlendirilmişti...(*10age)

 

San Martin, Kale içine de bazı inşai katkılarda bulunmuştu. Bunlardan biri 1403-9 arasında Mimar Teğmen Schlegelholtz tarafından inşa edilen İtalya Kulesi’nin eteğindeki eski binayı hem restore edip sağlamlaştırma hem kazamata dönüştürme hem de büyütme işiydi.  Günümüzde bu yapı sergi salonu olarak kullanılmaktadır. Komutan San Martin, GM Naillac ve Papalık armalarından oluşan mermer rölyefler yapının hem ön yüzündeki batı kapısının üzerine hem kuzey kapısının üzerine monte edilmişti. (*10age)   

San Marti’nin 1510-1511’de Kale içine yaptığı katkılardan biri de Jean Cotet(1459-1462) tarafından kuzey perde duvarının önüne inşa edilen orta refüjün başlangıç ​​noktasındaki istinad duvarıydı. Katalan Komutan, Kale’nin kuzeyindeki zikzak yapan iç hendekte tahkimat ve düzenleme yapmış, hendeğin hem kuzey duvarına hem güney duvarına San Martin, GM Naillac ve Papalık armalarından oluşan mermer rölyef yerleştirmişti(*). Bu küçük iç hendeğin kuzey istinad duvarının dış cephesi ise sonraki yıllarda Komutan Hamburch tarafından yapılmıştı. (*10age)     

 

devam edecek...

 

mehmet cilsal-tarih araştırmacısı

 

KAYNAKLAR

 

1*-“Maritime Caravans and The Knight of St.John” by Prof Simon Mercieca(Malta Üniversitesi)

2*-“THE ORDER OF ST. JOHN'S GALLERY SQUADRON AT SEA” by Prof Joseph N. Grima (Malta Üniversitesi)

3*-“The Earliest Documents on the Hospitaller Corso at Rhodes: 1413-1416”, “in The Hospitaller State on Rhodes and its Western Provinces, 1306 – 1462” by Anthony Luttrell 

Malta Kod. 395, f. 181r.

4*-“İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi”- by İsmail Hami Danişmend

5*-“Turkish Propography in The Diarii of Marino Sanuto 1496-1517” by Peter Mario Luciano Sebastian

6*-“The Foreign Relations of Turkey, 1481-1512” by Sydney Nettleton Fisher, University of Illinois Press URBANA 1948

7*-Malta Cod. 397, f. 231v. by Dr.Simon Phillips

8*-Malta Cod. 399, f. 215v-216r. by Dr.Simon Phillips

9*-Malta Cod. AOM 399, f. 221r; Malta Cod. AOM 399, f. 221r-v. by Dr.Simon Phillips

10-“Une campagne de travaux méconnue au château Saint-Pierre au XVe siècle” byMonsieur Jean-Bernard de Vaivre

 

 

 

 

 
Bu yazı 1964 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum