içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-25

BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE BODRUM KALESİ-25

 

 

ŞÖVALYE AMİRAL FANTİNO QUİRİNİ’NİN, 1449 SENESİNDE BODRUM(PETRUMİ) KALESİ’NİN  ZARURİ İHTİYAÇLARINI TEDARİK ETMEMESİ NEYİN GÖSTERGESİYDİ ?

 

Şövalyeler dünyası, Rodos ve 12 Adalar coğrafyasında kurulmuş askeri, iktisadi, uhrevi, dünyevi, hiyerarşik, kastik düzeni olan kendine has bir imparatorluk gibiydi. Prof. Pierre Bonneaud, 15’nci yüzyıl Haçlı Şövalyelerini Hırıstiyanlık, Kilise, Azizler, Hz. İsa, Küdüs gibi kavramlarla tanımlamanın yanıltıcı olacağına dikkat çekerek onları çok uluslu çıkarcı kardeşler topluluğu olarak tarif etmiştir. Bonneaud’a göre, 1420 sonrası 5 yıllık peryotlarla Ege’de görev yapan  Grand Master’ların(Papalık Emiri) görevleri bittiği halde ülkesine dönmeyip Rodos’ta yaşamaya devam etmesi, asla kopamayacakları, terkedemeyecekleri  iktisadi, ticari, finansal bir çarkın parçası olmalarından ileri geliyordu.(1*)

 

 

Aynı zamanda zengin, soylu bir tüccar olan Amiral Fantino Quirini, işte böylesi bir dünyanın ibretlik numunesiydi.     

 

Bodrum Kalesi inşaatında kullanılmak üzere 1418'de Rodos'a 500 kalas-kereste gönderen Kardinal Henry Beaufort, 1429’da 40 Şilin miras bırakan  York Lordu John Pigot, 1410’larda görev süreleri bitip dönerken tüm mallarını geride bırakan Castellán de Amposta, Gonzalvo de Funes gibi daha pekçok şövalye, rahip, soylu vb. isimle karşılaştırıldığında, Amiral Fantino Quirini, din-dava konusunda genel şövalyelik ruhu, davranışı, karakteri, maneviyatı, motivasyonu gibi iç dünyalara ait durum ve gerçekliği anlatan ilginç bir prototipdi. İlginçti çünkü, kutsal Haçlı Ordusu emir komuta zinciri içinde bir biçimde kendine özel, nerdeyse otonom  bir alan yaratmayı başarabilmişti.  

 

 

Quirini, vaktinde Bodrum Kalesi’ni inşa etmiş olan Grand Master P. De Naillac’ın Bizans’tan satın aldığı Kisyros(İncirli) Adası’na 1433’de tayin edilmiş bir şövalyeydi. Tahkim, tamir, savunma tedbirleri konusunda üstüne yoktu. 1444 Memluk kuşatması sırasında kendi mülkü olan gemilerle savaşmış, hatta haçlı donanmasına kendi gemilerini bile tahsis etmişti. 1436-1452 arası dönemde Kos, Kalymnos, Leros ona bağlanmıştı. Convent’in güvenini kazana kadar daima elinden gelenin en iyisi yapmıştı. Kalymnos’taki  Chrysocheria(Pera) Kalesi’nin inşaasında yerel halkı  zorla çalıştırdığı için Rodos Convent mahkemesinde yargılanmışsa da icraatları beraatına yetmişti. Quirini’nin bir de öteki yüzü vardı; işin ucunda kazanç varsa düşmanla bile alışveriş yapan muhteris bir tüccar yüzü. Hatta Rodos gemilerini ele geçirip yağmalayan korsanlardan(pirates) hiç utanmaksızın sabun, şeker, karabiber vb. satın alacak kadar muhteris. Ve dahası...  (2*)  

 

 

Quirini’nin önü, Rodos merkezli Haçlı Şövalyeleri Ordusu Emiri(Grand Master) Anton Fluvian(1421-1437) döneminde açılmıştı. Bir tezat gibi görünse de Antoni de Fluvià dönemi, aynı zamanda şövalyelerin yoldan sapmalarını engelleyecek çok ciddi emirlerin yayınlandığı bir dönemdi. Manastırlar arası ticaret yasağı, deniz haydutları ile temas ve borç-faiz yasakları bunlardan bazılarıydı... Quirini, ne Antoni de Fluvià döneminde ne de   Jean de Lastic  (1437-1454) döneminde emirlere uymuştu.

 

 

1449 senesi, Osmanlı Donanması’nın bazı hazırlıklar içinde olduğuna dair istihbaratın geldiği  seneydi. Bu yüzden Bodrum Kalesi dahil Rodos ile ona bağlı tüm ada, manastır ve kalelerde tedbir, tahkim, takviyelere başlanmıştı. 1 Şubat 1449'da, Grand Master Jean de Lastic; Kos, Kalymnos,Leros’tan sorumlu Amiral Quirini’ye bir emir yollayıp Küçük Asya'daki Hıristiyan dünyasının tek kalesi olan Petroumi'deki(Bodrum Kalesi) şövalyelere yiyecek temin etmesini istemiş, ancak aylar geçtiği halde Quirini bu tedarik emrini yerine getirmemişti. Onun bu itaatsizliklerinden bıkıp usanan, sabrı taşan Jean de Lastic, emrinin yerine getirilip getirilmediğini öğrensin diye ünlü seyyah ve denizci Rodoslu Michael ile Amposlu Castellan Villalba'yı Kos’a göndermişti...

 

Amiral Quirini’nin bu tavrı, Petrumi(Bodrum) Kalesi özelinde bir tavır mıydı bilmiyoruz ama; 1440’da, Petrumi Kalesi’ne Robert Botyll adında İngiliz bir rahibin tayin edildiğini ve bu papazın yolsuzluk yapan, ruhunu satmış, mala-mülk-para peşinde koşan şövalyelerden nefret ettiğini belgelerden biliyoruz. İngiltere Kilisesi, bu müthiş rahip Robert Botyll'in öncülüğünde ilk kez devlet işlerine daha fazla dahil olmaya başlamıştı. Bu maksatla bazı komuta merkezleri kapatılmıştı bile (3*). Öte yandan, Grand Master Jean de Lastic, Memluk kuşatmasına karşı askeri savunma tedbirlerinin idaresini  Bodrum Kalesi Rahibi  Robert Botyll’e vermişti (4*). Oysa, bu kuşatma koşulları altında bile Quirini’nin hesapları başkaydı. Bir yandan Memlukler ile ticarete devam ederken, diğer yandan uzun yıllardan beri  bölünme sorununu halledemeyen Haçlılar Birliği’nin dağılması durumunda uhdesi altındaki Kos, Kalymnos, Leros, Nisyros adalarından oluşan bağımsız bir devlet ilan etmenin ortamını bekliyordu. Osmanlı değil ama Memluk Sultanı kuracağı bu devleti tanımaya çoktan hazırdı(1*a.g.e).

 

 

Amiral Fantino Quirini, bu tutum ve davranışlarıyla din kisvesi altında biraraya gelen 16’ncı yüzyıl Haçlı Ordusu’nun(St. John Şövalyeleri) aslında nasıl bir çıkar organizasyonu olduğunu gösteriyordu. Quirini, ilerleyen yıllarda, Grand Master Lastic tarafından  uhdesindeki adalarda diktatörce yönetim sergilediği ve halkların isyanına yolaçtığı gerekçesiyle Rodos zindanlarına atılmış; ardından Roma Senatosu’nun görevlendirmesiyle hem onun hapedilmesini protesto etmek, hem serbest bırakılmasını sağlamak, hem de hapsiyle birlikte Venedikli tacirlerin kayıplarının tazmin maksadıyla Rodos’a Paolo Morosini adında bir elçi yollanmıştı. 

 

 

Quirini, Akdeniz’de özel gemiler yüzdüren filo sahibi tek tüccar şövalye değildi. Catalan Raphael Juliani, Manuel de Biago ve Louis Beltrame gibi başkaları da vardı. Grand Master(Rodos Emiri) Antoni de Fluvià (1421-1437) ve Pere Ramon Sacosta (1461-1467) döneminde Katalan-Aragon tüccar sayısı bariz şekilde diğerlerinden fazlaydı. Rodos’a yerleşen  Antoni Savall, Guillem Alegre, Jaume Pere Viastrosa, Sesavasses, Jaume Ballester, Pere Roig, Joan Alba, Gabriel Martí, Joan Desmàs, Pere Pau gibi  Barcelona ve Mayorkalıların doğu ticaretindeki yeri epey genişlemişti... (5*)

 

 

Akdeniz ve Ege’de dolaşan Katalan gemilerinin bazıları ise epey vukuatlıydı. Bu arada Batı dünyası uzun zamandır Levant'ın Müslüman güçleriyle giderek daha fazla barış arayışı içindeydi. Deniz haydutluğu ve korsanlığını kısıtlayıcı müzakereler yapmak istiyorlardı. Ancak, Rodos Şövalyeleri Avrupa’ya paralel davranışlar içinde değildi. Bodrum Katalan gemileri Memluk gemilerine baskınlar düzenliyor, yağma yapıyor ve ele geçirdikleri esir Müslümanlarla karşı tarafın elindeki Hristiyan tutsakları değiştiriyorlardı. Kastellórizo(Meis) Adası, Magnanimous Alfons'un kontrolüne geçmişti ve burdan yaptıkları baskınlarda ele geçidikleri esir ve malları  Rodos yağma pazarlarında satıyorlardı. Katalanların böylesi korsanlık ve deniz haydutluğu faaliyetleri Dodocanese(12 adalar), Bodrum Kalesi ve Rodos üssünün istikbalini gittikçe tehlikeye atıyordu...(5*)

 

Gemi sahibi şövalyelerin deniz haydutluğu faaliyetleri ile mal taşıdıkları nakliyecilik  faaliyetleri arasında  sembiyotik bir ilişki oluşmuştu.

 

 

ŞÖVALYE KORSANLIĞI VE NAKLİYECİLİK İLİŞKİSİ

 

Şövalyelerin deniz haydutluğu ile nakliyecilik faaliyeti arasındaki sembiyotik ilişki aslında çok evvelden gelişmişti. Bu konuya bir önceki bölümde  kısmen değinilmiş olsa da Osmanlı Yeniçeri Ordusu’na dair aşağıda verilen örnek yeterince açıklayıcı olacaktır.   

 

18 ve 19’ncu yüzyıllarda talim-tatbikat ve savaştan başka herşeyi yapar hale gelen yeniçerilerin bir kısmı, İstanbul’un (Konstantiniye) çeşitli semtlerinde itfaiyecilik işi de yapmaktaydı. Babıali’nin aldığı bazı kararların protestosu, sadrazamın görevden aldırılması gibi nedenlerle ahali  kundaklama yoluyla yangınlar çıkarıyordu sık sık. Ancak, başka maksatlarla da kundakçılık yapıldığı olmuyor değildi.  Görevleri arasında yangın söndürme işi de bulunan yeniçeriler, göz koydukları zengin evlerini söndürme bahanesiyle soyup  yağmalamak için genellikle bu yola başvuruyordu.   İstanbul evlerinin ekseriyeti ahşaptı. Bazı yeniçeriler mahallelerde önce yangın çıkarıyor, sonra da  gidip o yangını söndürerek para kazanıyordu. Kundakçılık adeta bir meslek haline gelmişti...  St. Rodos John Şövalyeleri’nin nakliyecilik işi de tıpkı böylesi kirli, pis bir işti. Akdeniz-Ege’deki gemi taşımacılığı sayesinde devasa boyutta kıtalar arası bir ticaret gerçekleştirilmekteydi. Şövalyeler, tüccarların gelip kendilerinden seyir güvenliğini talep etmesi için korsanlık, haydutluk  yapıyor, deniz yollarındaki güvenliği kasıtlı olarak  tehdit ediyordu. Tüccarlar ile şövalyeler arasında ilk akdin şekli, elbette seyir güvenliğini sağlama taahhütnamesiydi. Bu akit ilişkisi onları zamanla gemi sahibi olmaya da teşvik etmiş; böylece kendi mülkleri olan kadırgalarıyla özel taşımacılığı geliştirmişlerdi.   

 

 

Malta arşivlerinde belge çokluğuna rağmen henüz yayınlanmadıklarını, yayınlananların ise Türkçeye çevrilmemiş olduğunu belirterek şöyle  yorum yapmak mümkün: St. John Rodos Şövalyeleri’nin yedi ayrı dil grubu da bağlı oldukları 3 papanın herbirinden farklı farklı emirler alıyordu. Rodos’ta nakliyat gemileri olan bazı şövalyeler vardı ve bu şövalyeler emirlerindeki askeri güç sayesinde Akdeniz’de çeşitli şekillerde güvenli mal taşımacılığı ve hacı turizmi yapıyordu. Hacıların güvenliğini sağlama işi de aslında Tapınak Şövalyelerine (Templairs) kadar dayanıyordu. Fırtınalı, dalgalı, korsan dolu Akdeniz’de üstelik haçlı savaşlarının tehlikeli yıllarında işgal altındaki kutsal topraklara seyahat etmek hiç de kolay değildi. Kitlesel Hac yolculuğu Tapınakçı(Templair) ve Yardımsever(Hospitaller) St. John Şövalyelerin işbirliği sayesinde  mümkün olabiliyordu. Sonraki yüzyıllarda kendi gemileri olsa da Venedikli, Cenevizli  tüccarlar bile  korsan saldırılarına karşı  sıkı güvenlik sağladıkları için  St. John Rodos Şövalyesi gemilerini tercih eder olmuştu.

 

 

15.yy’da Şövalyeleri bu yollara iten temel sebep ise, elbetteki Papalık idi. Vatikan’ın bölünmüş olması finansal destek krizi demekti. Şövalyelerin papalıktan finans yardımı ve takviyesi bekleyerek hayatlarını idame ettirmesi mümkün olamıyordu. Şartlar onları günahkar bazı işlere itmiş ve hatta zamanla sınıf değiştirmelerini sağlamıştı. Deniz nakliyeciliği, hacı turizmi, alma satma vb.  yoluyla elde ettikleri kazanç, korsanlıkta elde ettikleri servetin çok çok üstüne çıkmıştı ve bu gelirlerden tabii ki Rodos üssündeki Grand Master karargahı da payını alıyordu..

 

Devam edecek...

 
mehmet çilsal
(hukukçu-tarih araştırmacısı)

 

KAYNAKLAR

 

(1*)-THE HOSPITALLERS OF RHODES AND THEIR VOW  OF POVERTY IN THE 15th CENTURY (1420-1480)

Prof. Pierre Bonneaud         https://core.ac.uk/download/pdf/39131227.pdf

 

(2*)- Michael of Rhodes; EUROTHENTICA- The United States of Europe Dress Rehershal: Rhodes 1309 – 1522 Dorothea Papathanasiou

 

(3*)The Prior of the Knights Hospitaller in Late Medieval England-by Simon Phillips https://www.academia.edu/1512809/The_Prior_of_the_Knights_Hospitaller_in_Late_Medieval_England

 

(4*)-(Kaynak: English Contributions to the Hospitaller Castle at Bodrum in Turkey: 1407–1437, Anthony Luttrell) https://www.taylorfrancis.com/books/e/9781351542562/chapters/10.4324%2F9781315085920-13         

(5*)- ( Kaynak:  Religion, Warfare and Business in Fifteenth-Century Rhodes Maria Elisa Soldani, Daniel Duran i Duelt) https://www.academia.edu/589304/Religion_Warfare_and_Business_in_Fifteenth_Century_Rhodes

(6*)-“Religion, Warfare and Business in Fifteenth-Century Rhodes” : Maria Elisa Soldani/Daniel Duran Duelt https://www.academia.edu/589304/Religion_Warfare_and_Business_in_Fifteenth_Century_Rhodes

 

Bu yazı 6679 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum