içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Değişen bir şey yok. Varmış gibi yapıp, yokmuş gibi yaşıyoruz…

 

Bir varmış bir yokmuş, zamanın birinde bambaşka bir galakside, bambaşka bir dünya varmış. O dünyanın bir yerinde, üç tarafı denizlerle çevrili, uçsuz bucaksız ormanları, yağmurla karla dolup taşan dereleri yayları, güneşin yüzünü güldürdüğü bereketli toprakları olan Türkiye diye bir ülke varmış. Bu ülkenin köylüsü, kentlisi, genci yaşlısı, kadını erkeği, çocukları hatta ülkede yaşayan bütün canlıları çok mutluymuş. Çocuklar asla istismar edilmiyor, kadınlar tecavüze, cinayete kurban gitmiyor, tarım, ticaret, ekonomi, eğitim, üretim alanlarında o dünyada birinciymiş. Gençleri işsiz olmadıkları gibi hiç gelecek kaygısı hissetmiyormuş. Hak, hukuk, adalet her vatandaşa eşit dağıtılıyor, kimse kimsenin canını, malını gasp etmiyor, ülkeyi yönetenler sadece vatandaşının refah içinde yaşaması için çalışıyormuş. O zaman bu zamanmış. Mış mış da mış mış…

Ne güzel olurdu değil mi? Genelde masallar “Bir varmış bir yokmuş “ diye başlar. Uyurken dinlediğimiz masallar diyarında yaşamadığımız gerçeğiyle, günümüz gerçeğine uyanalım şimdi.

Yeni yıla gireli on gün oldu ve değişen bir şey yok maalesef… Kahrolası 2020 canımıza okuduktan sonra, ne hayaller, ne umutlarla girdik 2021’e.  Neler olmuş şu on günde bir bakalım.

Kadın cinayetleri devam ediyor. Hala her gün bir kadın, ya boğularak, ya yakılarak, ya kurşunlanarak egosuna yenik, hazımsız, yeteneksiz,  başarısız sadece kadına şiddet uygulamayı becerebilen erkekler tarafından öldürülüyor. 

Her gün 200 civarında vatandaşımız salgın yüzünden hayatını kaybediyor. Hala her gün “Aşı bulundu, geldi, önce sağlıkçılar aşılanacak, deneme süreci devam ediyor, aşısız vatandaşımız kalmayacak, bilim insanlarının kafası karışık, aşılanma sonuç verir mi vermez mi belli değil” söylemlerini dinliyoruz, okuyoruz izliyoruz. Altı haftadır hafta içi 21.00’den sonra ve hafta sonu iki gün kısıtlamalar sebebiyle evde kalıyoruz.  Sonuç her geçen gün covit pozitif çıkan bir yakınımızın haberini alıyor ve ülke genelinde pozitif vaka sayısının düşmesini bekliyoruz.

Terör örgütleri hain saldırılarına devam ediyor. Diyarbakır Lice’de teröristlerle çıkan çatışmada Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Çelik şehit oluyor, iki askerimiz yaralı olarak hastaneye kaldırılıyor, sosyal medyadaki troller “Lice yanıyor “ diye tag açıyor, nerede alakasız fotoğraflar varsa onu paylaşıp kamuoyunu yanlış yönlendiriyor. Biz şehidimize Allahtan rahmet dileyeceğimize bu terör sevdalılarının devletin bütünlüğünü sarsmaya çalışmasına seyirci kalıyoruz.

Öğrenciler terörist ilan ediliyor. Boğaziçi Üniversitesine rektör atanıyor. Öğrenciler sazlı sözlü, akıl dolu bir protesto yapıyor diye terörist ilan ediliyorlar. Hala gençlerimiz düşüncelerini özgürce ifade edemiyorlarken biz özgürlükten, demokrasiden, adil olmaktan bahsediyoruz.

Time dergisinde iki Türk bilim insanı kapak oldu. Prof. Dr. Uğur Şahin ve Özlem Türeci dünyanın en prestijli dergilerinden TİME dergisinin yeni yıl sayısının kapağında yer aldılar. İşte tek gurur duyacağımız olay bu. Çalışmalarını her ne kadar Türkiye’de yapmıyorlarsa da iki başarılı Türk vatandaşı olarak  2019’da Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve 2020’de tüm dünyaya yayılan korona virüs salgınının etmeni SARS-CoV-2'ye karşı geliştirilen BNT162 aşısının geliştirildiğine dair haberlerle bütün dünyanın ilgi odağı oldular.  Aslında bütün dünyaya umut oldular.

Bir varmış bir yokmuşla başlayan aslında elde avuçta bir şey yokmuşla biten bir dönemin içindeyiz maalesef. Çıkamadık bir türlü. Gün geçtikçe umutlarımız azalıyor. Sanal gündemlerle vatandaş uyuşturuluyor. Her şey kaldığı yerden devam ediyor.

Kış gelmedi, ne yağmur yağıyor ne de kar

Susuz bir gelecek bizi bekliyor

İşsizlik had safhada, fakirlik artıyor

İlim irfan sanal

Tüccarı, çiftçisi, işçisi, memuru bedbaht

Üretim yok, tüketim parası olana çok

Mutlu insanlar mı?

İnsanlarımız nasıl mutlu olsun. Merhamet edecek gücü bile kalmadı…

Ben de büyüklerimden duyduğum klişe cümle ile yazımı bitireyim. Allah sonumuzu hayır eyleye…

Sevgi ve Dostlukla

AYSER ÖZBULUT

Bu yazı 12864 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum